Sunday 20 May 2018

Otomatik soru cevaplama motoru gereklilikleri(Automatic question answering requirements)

Otomatik soru cevaplama motoru gereklilikleri
(Automatic question answering requirements)

Otomatik soru cevaplama iki kısımdan oluşur:
1- Sorunun algılanması ve cevaplamanın algılayabileceği
bir biçime dönüştürülmesi
2- Belirlenen arama kriterlerine göre ayrıştırılmış
ana metin üzerinde işlem yapılarak cevabın bulunması.

Burada, örnek olarak Hemingway'in 'İhtiyar Adam ve Deniz'
adlı kitabından bir konu seçilerek bu konuya ilişkin
mümkün olan bütün sorular belirlenecek ve bunlara
verilmesi gereken otomatik cevaplar belirlenecektir.

Seçilen konu "kuşlar" ve "ihtiyar balıkçı"'dır.

--İLGİLİ METİN KISIMLARI---------------------------------------------------------------------
«Seninki açıklarda avlanmaktan hoşlanmaz » «Evet.» dedi çocuk. «Belki onun göremediği bir şey görürüm. Diyelim yemlenen bir kuş, ya da yunusları yakalamak için razı ederim.»
---------------------------
---------------------------
 Kuşlara çok acırdı, hele o her dakika uçuşan, aranan, çokluk bir şey bulamayan küçük deniz kırlangıçlarına çok acırdı. «Kuşların yaşamı bizimkinden çok zor, ama hırsız kuşlar, bir de o çok kocamanlar başka. Okyanus böylesine zalimken kuşlar, sözgelişi kırlangıçlar neden öyle ince, zayıf yaratılmış? Okyanus güzeldir, iyidir, ama birden öylesine zalim olur ki, uçan, dalıp avlanan bu kuşcağızlar o kederli küçük sesleriyle bu denize göre çok, pek çok zayıf kalırlar.» diye düşündü.
---------------------------
---------------------------
Tam o sırada, biraz ilerde, önünde uçan uzun kara kanatlı bir kuş gördü. Birden alçaldı kuş, kanatlarını arkaya kısıp aşağı süzüldü, sonra yeniden bir daire çizerek yükseldi.

«Bir şeyler bulmuş olmalı,» dedi yaşlı adam yüksek sesle. «Aranmaya pek benzemiyor bu.»

Kuşun daireler çizdiği yere doğru kürek çekmeye başladı yavaşça. Acele etmiyor, iplerini gergin tutuyordu. Ama akıntıyı biraz geçti, hiç istifini bozmuyordu, ancak kuşu görmesinden öncesine göre de bir az daha hızlı gidiyordu.

Kuş daha yükseldi, yeniden daireler çizmeye başladı, kanatlarını hiç oynatmıyordu: Sonra birden daldı. Yaşlı adam, uçan balığın sudan sıçradığını, havada umutsuzca bocaladığını gördü.
«Yunuslar!» dedi yaşlı adam yüksek sesle. «Koca koca yunuslar.»

Küreklerini bıraktı. Başaltından küçük bir olta çıkardı. Orta büyüklükteki iğnesine sardalyalardan birini geçirdi. Yandan salıverdi. Kıç taraftaki bir halkaya düğümledi. Sonra başka bir oltayı da yemleyip kangal gibi doladı, baş tarafta gölge bir yere koydu. Kürek çekip uzun kanatlı kuşu kollamağa başladı. Kuş şimdi suyun üstünde aranıyordu.

Yaşlı adam, gözlerken kuş kanatlarını kısıp gene daldı, sonra kanatlarını boş bir çaba ile yırtıcı yırtıcı sallayıp uçan balığı kovalamağa başladı. Yaşlı adam, balığı kovalayan yunusların her çıkışlarında küçük kamburlarını görüyordu. Yunus uçan balığın tam altında yüzüyordu, balık suya düştüğünde hızı kesilmemiş olacaktı. Büyük bir sürü diye düşündü. Uçan balığın kurtulma umudu çok az. Kuş da talihsiz görünüyor. Balık ona göre çok büyük, hem de çok hızlı gidiyor.

Uçan balığın üst üste sıçramalarını, kuşun boşa giden saldırmalarını gördü. Sürü benden uzaklaştı diye düşündü. Çok hızlı gidiyorlar, açıldılar. Belki sürüden ayrılan biri takılıverir oltama, hem belki benim büyük balık da onların ardındadır.
---------------------------
---------------------------
Bulutlar şimdi karanın üstünde dağ gibi yığılıyorlardı. Kıyı, arkasında kurşunsu mavi tepeleri ile yeşil bir çizgi gibi kalmıştı. Deniz koyu mavi bir renk almıştı, öyle koyu idi ki mor denebilirdi. Suya bakınca karanlıklarda yakamozların kırmızı parçacıkları ile güneşin yaptığı garip pırıltıları gördü. Oltalarına bir göz attı, bozuldular mı, diye. Birçok yakamoz görüp sevindi."Balık var" demekti bu. Güneş yükseldiğinden suda pırıltılar yapıyordu. Demek hava iyi olacaktı, karanın üstündeki bulutlardan da belliydi bu. Kuş artık görünmüyordu, suyun üstünde güneşin soldurduğu sarı Sargasso yosunları ile kayığın hemen yanında yüzen mor hareli, kaypak gövdeli bir deniz anasından başka hiç bir şey yoktu. Deniz anası yan yatıp yeniden düzeldi. Bir metre uzunluğundaki zehirli mor liflerini ardında sürükleyerek bir balon gibi neşeli neşeli yüzüyordu.
---------------------------
---------------------------
Yaşlı adam baktı, kuş gene daireler çiziyordu. «Balık buldu,» diye söylendi yüksek sesle. Uçan balığın sıçradığı falan yoktu, küçük balıklar da kaçışmıyorlardı. Yaşlı adam, küçük bir tuna balığının havaya fırlayıp baş aşağı suya düştüğünü gördü. Tuna güneşte gümüş gibi parladı, suya düştükten sonra bir tane, bir tane daha fırladı, değişik yönlere atlıyorlardı. Suyu karıştırdılar. Kaçan balığın ardından uzun sıçramalar yapıyor, onu döndürüyor, sürüklüyorlardı.
Yaşlı adam, hızlı kaçışmasalar yaklaşabilirim diye düşündü. Sürünün, suyu bembeyaz köpük içinde bırakmasını seyrediyordu. Kuş şimdi alçalıyor, dalıyor, tunaların telâşlı kovalamaları ile suyun üstüne çıkan balığa saldırıyordu.
---------------------------
---------------------------
Umut kesilmez diye düşünüyordu.

Sandala doğru küçük bir kuş geldi kuzeyden. Bir ötleğen kuşuydu bu, denizin üstünde çok alçaktan uçuyordu. Yaşlı adamın başı üstünde uçtu ve gidip ipe kondu, şimdi artık rahatını bulmuştu.

«Kaç yaşındasın sen?» diye sordu yaşlı adam. a ilk yolculuğun mu bu?» Adam konuşurken kuş ona baktı, ipi kollayamayacak kadar yorgundu. Zayıf ayaklan ile sımsıkı tutunduğu ipte dengesini bulmaya çalışıyordu. «Oynamıyor» dedi, yaşlı adam kuşa. «Hiç oynamıyor. Durgun bir gecenin ertesi böyle yorgun olmamalısın. Kuşlar nereye gidiyor böyle?»

Çaylaklar bu kuşcağızları yakalamak için denize açılırlar. Nasılsa bir şey anlıyamıyacağı için bunlardan kuşa söz etmedi. Çok geçmeden tanıyacaktı zaten çaylakları.

«iyice dinlen küçük kuş,» dedi. «Sonra git, her insan gibi, her kuş gibi ya da her balık gibi yaşamını sürdür.»
Konuşmak arttırıyordu cesaretini. Gece sırtı tutulmuştu, şimdi çok canı yanıyordu.

«Kuş, istersen benim evde kal,» dedi. «Yelkeni açıp şu çıkan hafif rüzgârla seni kıyıya bırakamadığıma üzülüyorum. Ama ben de burada yalnız değilim, bir arkadaşım var.»

Tam o sırada balık öyle birdenbire çekti ki, yaşlı adamı pruvaya düşürdü, eğer kendini tutup bir az da ip salmasaydı denize düşecekti.

İp sarsılınca kuş uçmuştu. Yaşlı adam, kuşun gittiğini bile görmemişti. Sağ eliyle ipi iyice yokladı, elinin kanadığını gördü.

«Anlaşılan bir şeyler oldu ona,» dedi yüksek sesle. Balığı döndürebilir miyim diye ipi çekti. Ama ip çok gergindi, sıkı sıkı tuttu. Kendini yeniden ipin baskısına bıraktı.

«Balık, şimdi canın yanıyor artık,» dedi. «Allah bilir a, benimki de yanıyor.»
Çevresine bakıp kuşu aradı. Arkadaş olmak istiyordu. Kuş uçmuştu.

Çok kalmadın, diye düşündü. Kıyıya kadar yolun uzun ve zahmetli. Nasıl oldu da ben farkına varmadan bir tek hızlı çekmeyle elimi kesti balık? Gittikçe salaklaşıyorum. Belki o sırada küçük kuşa bakıyor, onu düşünüyordum, şimdi işime bakayım ve sonra gücümü yitirmemek için de tunayı yemeliyim.
---------------------------
---------------------------
«Eğer gene de yorulmadınsa balık,» dedi yüksek sesle, «sen çok acaipsin.» Şimdi kendini çok yorgun buluyordu. Gecenin yaklaştığını biliyor, başka şeyler düşünmeye çalışıyordu. Büyük kulüpleri düşünmeye başladı. Yaşlı adama göre Gran Ligas'tı büyük kulüp ve New York Yankee'lerinin Detroit Kaplanları ile oynadığını biliyordu. Bugün ikinci gün, hâlâ Juego'ların sonucunu bilmiyorum, diye düşündü. Ama güvenmem gerek, topuk kemiği ağrısa da büyük DiMaggio'ya güvenmem daha iyi olur. Kemik ağrıması da ne demek? diye sordu kendi kendine. Un espuela de huesc. Biz de olmaz böyle şeyler. Dövüşen bir horozun mahmuzu gibi acı verir mi insanın topuğu? Ben buna da yokum, kör olduktan sonra horozlar gibi dövüşmeye de katlanamam. İnsanoğlu büyük kuşların, hayvanların yanında ne ki? Şu denizin karanlıklarında, aşağıdaki hayvanın yerinde olmak isterdim.
---------------------------
---------------------------

*****SORU-CEVAPLAR***************************************************************************************
***Balıkçı bir kuş gördü mü? Nasıl bir kuş gördü?
Tam o sırada, biraz ilerde, önünde uçan uzun kara kanatlı bir kuş gördü.
*********************************************************************************************************
***Balıkçı kuşları sever mi? Balıkçı kuşlara karşı ne duyar? Kuşlar neden bu denize göre çok zayıf kalırlar?
 Kuşlara çok acırdı, hele o her dakika uçuşan, aranan, çokluk bir şey bulamayan küçük deniz kırlangıçlarına çok acırdı. «Kuşların yaşamı bizimkinden çok zor, ama hırsız kuşlar, bir de o çok kocamanlar başka. Okyanus böylesine zalimken kuşlar, sözgelişi kırlangıçlar neden öyle ince, zayıf yaratılmış? Okyanus güzeldir, iyidir, ama birden öylesine zalim olur ki, uçan, dalıp avlanan bu kuşcağızlar o kederli küçük sesleriyle bu denize göre çok, pek çok zayıf kalırlar.» diye düşündü.
 ********************************************************************************************************
 ***Bu uzun kara kanatlı kuş ne yaptı? Neden aranmaya pek benzemiyor bu?
 Tam o sırada, biraz ilerde, önünde uçan uzun kara kanatlı bir kuş gördü. Birden alçaldı kuş, kanatlarını arkaya kısıp aşağı süzüldü, sonra yeniden bir daire çizerek yükseldi.

«Bir şeyler bulmuş olmalı,» dedi yaşlı adam yüksek sesle. «Aranmaya pek benzemiyor bu.»
*********************************************************************************************************
***Nereye doğru kürk çekmeye başladı?  Nasıl kürek çekiyordu? Neden daha hızlı gidiyordu?
Kuşun daireler çizdiği yere doğru kürek çekmeye başladı yavaşça. Acele etmiyor, iplerini gergin tutuyordu. Ama akıntıyı biraz geçti, hiç istifini bozmuyordu, ancak kuşu görmesinden öncesine göre de bir az daha hızlı gidiyordu.
*********************************************************************************************************
***Kuş neler yaptı?  Sudan ne sıçradı?  Koca koca olan nedir?
Kuş daha yükseldi, yeniden daireler çizmeye başladı, kanatlarını hiç oynatmıyordu: Sonra birden daldı. Yaşlı adam, uçan balığın sudan sıçradığını, havada umutsuzca bocaladığını gördü.
«Yunuslar!» dedi yaşlı adam yüksek sesle. «Koca koca yunuslar.»
*********************************************************************************************************
*** Kürekleri ne yaptı?  Başaltından ne çıkardı? Sardalyaları ne yaptı? Ne yapıp uzun kanatlı kuğu kollamağa başladı?  Kuş ne yapıyordu şimdi?
Küreklerini bıraktı. Başaltından küçük bir olta çıkardı. Orta büyüklükteki iğnesine sardalyalardan birini geçirdi. Yandan salıverdi. Kıç taraftaki bir halkaya düğümledi. Sonra başka bir oltayı da yemleyip kangal gibi doladı, baş tarafta gölge bir yere koydu. Kürek çekip uzun kanatlı kuşu kollamağa başladı. Kuş şimdi suyun üstünde aranıyordu.
*********************************************************************************************************
***Yaşlı adam gözlerken kuş nasıl daldı? Kuş kanatlarını nasıl salladı?  Yaşlı adam yunusların nesini görüyordu her çıkşlarında? Yunus nerede yüzüyordu?  Sürü ne büyüklükteydi?
***Yunuz niye uçan balığın altında yüzüyordu?  Kuş nasıl görünüyordu? Neden öyle görünüyordu?
Yaşlı adam, gözlerken kuş kanatlarını kısıp gene daldı, sonra kanatlarını boş bir çaba ile yırtıcı yırtıcı sallayıp uçan balığı kovalamağa başladı. Yaşlı adam, balığı kovalayan yunusların her çıkışlarında küçük kamburlarını görüyordu. Yunus uçan balığın tam altında yüzüyordu, balık suya düştüğünde hızı kesilmemiş olacaktı. Büyük bir sürü diye düşündü. Uçan balığın kurtulma umudu çok az. Kuş da talihsiz görünüyor. Balık ona göre çok büyük, hem de çok hızlı gidiyor.
*********************************************************************************************************
***Uçan balık ve kuşun nelerini gördü balıkçı?  Balıkçı sürü ile ilgili ne düşündü? Sürü ne yaptı?İhtiyar balıkçının oltasına ne takılabilir?  Büyük balık belki nerededir?
Uçan balığın üst üste sıçramalarını, kuşun boşa giden saldırmalarını gördü. Sürü benden uzaklaştı diye düşündü. Çok hızlı gidiyorlar, açıldılar. Belki sürüden ayrılan biri takılıverir oltama, hem belki benim büyük balık da onların ardındadır.

Otomatik soru cevap bu soruların doğru cevaplanmasını gerektirir.  Normal searchte 'kuş' + 'gördü' ile arama yaptığınızda
aramanız bir döküman ya da o dükümanın ilgili sayfasını döker.  Ayrıca, eğer 'görmüş' yazarsanız aramanız başarısız olur.
Oysa fiil ve isim çekimlerini yapan ve kelimelerin köklerini de bulan LANGANA-T ile işlenmiş bir dosyada ilgili cümleyi
otomatik olarak bulursunuz.  Ayrıca o cümle ayrıştırılmış olduğu için kolaylıkla sorunun gerektirdiği cevap şekline
sokulabilir.  Bütün bunları zaman içinde yavaş bir tempo ile ya da gelen taleplere göre yapıp göstereceğim.

Saygılar.

Ali R+ SARAL